Milliyet yazarı Halil Özer, köşesinde Fenerbahçe ile ilgili bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazı;
"Eğer bir ülkede onca siyaset hareketliliğine rağmen hayat sadece bir başkanlık seçimine kilitleniyorsa...
Bir başkanlık yayınını ülkenin neredeyse yüzde 70’i izliyorsa...
Aynı dakikalarda internet kullanımı yüzde 20’ye yakın azalma gösteriyorsa...
Seveni sevmeyeni takip ediyorsa...
Seçilen seçilmeyen başkanının 7 düvel gerisine gidip bir hata aranıyorsa...
Yıllarca şampiyon olamamasına rağmen halen aynı saygıyla seviliyorsa...
Sürekli büyüklüğü inkar ediliyorsa...
Yıllarca şampiyon olamamasına, 3 Temmuz’a, kurşunlanma olayına ve linç girişimlerine rağmen hala aynı şekilde ayaktaysa, bir sevgi selinin ortasında kalıyorsa...
Milyonlarca taraftarı şikayet etmeden bütün bu acılara katlanabiliyorsa...
Bir seçimde bile bütün ülke psikolojik, sosyolojik ve ekonomik olarak kilitleniyorsa...
Siyaset yazarları bile işi gücü bırakıp sadece Fenerbahçe yazıyorsa, başkanlar hakkında yorum yapıyorsa...
Bir seçimde 30 bin kişiye yakın insan oy kullanıyorsa...
Onca fikir çatışmalarına rağmen iki başkan adayı el ele kürsüde birbirlerine sarılıyorlarsa...
Yine bir yayını insanlar elinde cep telefonları ile izlemeye çalışıyorsa...
Seçim kargaşasında bile Mourinho gibi bir hocayı İstanbul’a getirip imza attırabiliyorsa...
Bütün dünya onu konuşuyorsa...
Fenerbahçe’ye düşmanlık marifet sayılıyorsa...
En basit kahve muhabbetlerinde bile taraflı tarafsız herkesin tek konusu seçim oluyorsa...
Her yenilgiyi ve zaferi bir iki günde kabullenebiliyorsa, ertesi gün hayata sıfırdan başlıyorsa...
Fenerbahçe konusunda herkesin bir fikri mutlaka varsa, takip ediyorsa...
Kusura bakmayın ama Fenerbahçe bu ülkenin temel dinamiklerinden birisidir. Bir spor kulübünden ötedir.
Açılmamış kanatların büyüklüğü belli olmazmış. Fenerbahçe’nin de o kanatları bazen açması gerekiyor.
Aynı bu seçimde olduğu gibi."
superFB mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın