"F.Bahçe Türkiye'ye bir beden büyük"
news_image
Uzun zamandır, sesi soluğu çıkmayan Pierre van Hooijdonk'u halen yaşadığı ve forması giydiği Breda kentinde ziyaret ettik. Hollandalı futbolcu, her hafta olduğu gibi oğlunu antrenmana götürüyordu ve bu çalışmayı izlememiz için bizi de davet etti. Oğlu Sidney, babası gibi sert şutları ile dikkat çekerken, Van Hooijdonk'un ülkesinde hâlâ popülaritesini yitirmediğini gördük. Çocuklar, gençler, yaşlılar ondan imza almak için sıraya girmişti. Bir arada Pierre'in bu imza dağıtma olayından sıkıldığını gördük. Yine imza için kendisine yaklaşan 10 kişilik çocuk grubuna, "İmzadan önce bir soru soracağız. Pierre Türkiye'de hangi takımın formasını giydi?" dedik. Hep bir ağızdan, "Fenerbahçe" yanıtını aldık. Bununla da yetinmeyip, "Fenerbahçe'nin ezeli rakibi kimdir" şeklindeki ikinci sorumuza, "Galatasaray" cevabını alınca pes ettik. Hollandalı çocukların, Türkiye Ligi'ne ilgileri bizi şaşırtmıştı. Bu röportajın son bölümünde ise 5 yaşındaki Sidney'e sorduğumuz soruya, aldığımız yanıt, babasını bile üzdü. Çünkü biz ona, "Bu akşam PSV-NAC Breda oynuyor. Maç ne olur?" dediğimizde, Sidney'in yanıtı "6-0 PSV kazanır" olunca, baba ile oğul arasında şakayla karışık soğuk bir rüzgar esti.

İşte Pierre'e sorduğumuz sorular, işte yanıtları.

* En çok neyi özledin?
"İstanbul'un atmosferini çok özledim. Kalabalık şehrin insanlarını, istediğim zaman istediğim yerlere gitmeyi ve istediğim zaman istediğim yemekleri yemeyi özledim. Burada aynı şeyleri yaşayamıyorum. Amsterdam'a gitmem 1.5 saatimi alıyor. Ama inanın İstanbul, Amsterdam'dan daha canlı, daha sıcak bir şehir."

* Fenerbahçe'yi bu sezon nasıl buluyorsun?
"Bu sezon ligde kesin şampiyon olur. İlk devre puan farkı kapansa bile buna inanıyorum. Çünkü Fenerbahçe'yi ligde zorlayacak hiçbir rakibi yok. Sarı-Lacivertliler yönetimiyle, kadrosuyla Türkiye Ligi'ne fazla bir takım."

* Peki, ya Şampiyonlar Ligi?
"Malesef burada problem başlıyor. Türk futbolunda en büyük eksiğin taktik disiplin olduğunu düşünüyorum. Ben bu eleştiriyi Fenerbahçe formasını giyerken de yapmıştım. Ama hocayı eleştirdiğimi düşünmüştünüz. Benim kastettiğim olay ise, o dönemlerde takımın taktik disiplinden çok uzak oluşuydu. Ve bu sorun hâlâ devam ediyor. Bu durum değişmeden ne Fenerbahçe'nin, ne de başka bir Türk takımının Avrupa arenasında başarılı olacağını düşünüyorum."

* Salı gecesi PSV ile oynayacak Fenerbahçe.
"Dikkatli olmaları lazım. Ama bu saatten sonra işleri gerçekten zor. İyi bir gruba düştüklerini düşünüyordum ama bu kadar zayıf takımlara karşı birşey yapamamaları beni üzdü."

* Peki, ya Milli Takım?
"Türk Milli Takımı'nda da aynı sorunlar var. İsviçre gibi bir takıma elenmeniz ise beni gerçekten derinden etkiledi. İlk maçta kötüydünüz, onu bir kenara bırakıyorum ama, ikinci maçta Tolga'nın yaptığı hatayı affedemiyorum. İşte benim, taktik disiplin dediğim bu... Durum 3-1, Tolga topu taca atacağına, inanılmaz bir hareketle rakibine kaptırıyor ve golü yiyorsunuz. Yanlış anlamayın, Tolga çok iyi bir oyuncu ancak, böylesine bir tecrübeli bir oyuncunun, bu kadar basit bir hata yapmaya hakkı yok."

* Fenerbahçe'den ayrıldığına pişman mısın?
"Hayır, kesinlikle değilim. Çünkü futbol oynamam engelleniyordu. Ben, futbol oynamak için bu tercihi yaptım. O yüzden ülkeme döndüm. Ama son yılımda banko oynasaydım ve şampiyonlukta benim de büyük bir payım olsaydı, bir yıl daha Fenerbahçe'de kalmak isterdim."

* Türkiye'de unutamadığın en büyük sportif olay nedir?
"Tartışmasız, ilk sezon yaşadığım şampiyonluk. Çünkü camia buna çok açtı. Uzun zamandır şampiyon olamamıştı. Taraftarların başka bir beklentisi yoktu ve ezeli rakibimiz Beşiktaş'ın çok gerisindeydik. Onları geçip, şampiyon olmamız, benim için kariyerimin en mutlu anlarından biriydi."

* Ama bu şampiyonluk için hâlâ dedikodular yapılıyor.
"Bu, Beşiktaş cephesinden geliyorsa, çok saçma. Beşiktaşlılar'ın o zaman kendi oyuncularını sorgulaması lazım. Çünkü o dönemde biz hep kazanıyorduk. Beşiktaş ise rakibinden bir fazla gol atamıyordu. Ama Türkiye'de bu olayın tartışılmasını gayet normal buluyorum. Çünkü Türkler, herşeyin altında bir sebep arar. Tıpkı Türk Milli Takımı'nın İsviçre Milli Takımı ile yaptığı maçlardan sonra aradıkları gibi. Kimse gerçek sebepleri ve nedenleri araştırmadan, hakemi suçladı."

* Hâlâ Fenerbahçeli futbolcularla ve yöneticilerle konuşuyor musun?
"Takımda forma giyerken zaten çok az kişi ile sıkı bir dostluk kurmuştum. Yalnış anlaşılmasın, dil problemi nedeniyle. Deniz, Mehmet Yozgatlı, Ümit'le zaman zaman konuşuyorum. Benim zaten kimse ile bir problemim olmadı."

* Alex'le hiç probleminiz olmadı mı?
"Yanlış biliyorsunuz. Alex, benim takım içinde anlaşabildiğim en iyi arkadaşımdı. Biz onunla çok iyi bir ikili oluşturduk. Hatta Nobre ile de saha içinde çok iyi bir ilişkim vardı. Zaten ikisi de, son dönemde forma giymediğim için hoca ile konuşup, bana destek vermişlerdi. Ben o zaman 34 yaşındaydım. 'Ben daha iyi bir yıldızım' diye bir yarış içine girmedim. Bu gibi şeyleri çoktan aşmıştım."

* Peki neden kızağa çekildin?
"Herşey Anelka gelince başladı. Çünkü Fransız futbolcu geldiğinde, birden Daum'un gözünden düştüm. O şekilde alınan bir oyuncuyu Daum, mutlaka oynatmalıydı. Ben bunu anlayışla karşıladım, ancak Anelka-Nobre ikilisi üst üste 8-9 maç gol atamayınca, doğal olarak görev bekledim. Daum ile aramız zaten bu yüzden açıldı."

* Ama, sana kimse sahip çıkmadı. Neden?
"Zaten ben de bunu hâlâ anlamış değilim. Ancak herkes iyi bilmeli ki, bir kulüpte hiç konuşulmuyorsa, tartışılmıyorsa, bu, herşeyin iyi gittiği anlamına gelmez. O dönemde bazı oyuncular, bazı yöneticiler, konuşmaktan çekindi, hatta korktu. Kimden çekinip, kimden korktuklarını size bırakıyorum."



superFB mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  • sfbyorum baloncuk_sol 1
Kaynak :
Fanatik
///