Rıdvan Dilmen'den Ankaragücü-Fenerbahçe yorumları

Ankaragücü bu maçı hak etti. Fenerbahçe çok dağınıktı. Başladığı taktiksel anlamda oyunu, ikinci yarıda farklı bir formata geçirdi. Emre Belözoğlu girince de, sakatlanıp çıkınca da taktiği değişti. Maça baktığımız zaman Fenerbahçe'nin 'iyi oynadı' diyebileceğimiz 1 tane oyuncusu yok.

Buna karşılık Ankaragücü son derecede istekli ve sıkı, Göztepe gibi kontratağa uygun 3 tane forveti var. İki kenar oyuncusu ve santrforları iyiydi. Üstelik Orgill yoktu bugün. Fenerbahçe coşkulu başladı ama bunu telaşa çevirdi. Klasik Fenerbahçe savunması. İlk yarıda savunma arkasına atılan topların ikisi net pozisyon, biri gol oldu.

İlk yarıda Fenerbahçe'nin hücumları vardı, dağınık da olsa. İkinci yarıda Emre sürekli uzun pas oynayınca, 4-3-3'e döndü. İlk yarıda ceza sahası dışından atılan gereksiz 4-5 şut, ikinci yarıda yaptığın uzun paslar aslında Fenerbahçe'nin hücumlarını durdurdu. Savunana avantaj oldu. Ankaragücü'nde ikinci yarı oyuna giren İlhan Parlak dışında kart gören yok. Fenerbahçe'nin durumunu gösteriyor aslında bu. Tek kaleye yakın oynadığınız maçta rakibin kartı yok. Kendi adına da sınırda olan üç oyuncu var, birisi 2-0'da kart görüyor. Hani 0-0'ken Gustavo görsün ama 2-0'ken bir sonraki maçı düşünebilirsiniz. Tehlikeli bölgede Gustavo ayağını çekti, risk almadı. Kaptırdı kendini orada.

Nerem doğru ki sözü var. O geliyor aklıma. Fenerbahçe mağlubiyeti hak etti. Aslında geçen hafta Alanyaspor karşısında da oyun çok iyi değildi. Tartışmalı pozisyonlarla birlikte ortalık gerildi. Hatırlarsan geçen hafta ben bir şey söyledim. Saha dışı faktörleri bu kadar çok söylerseniz, oyuncular da 'Nasıl olsa' der. Öyle bir yansıyor ki bu 'Olamam' sözleri. Hemen hemen aynıydı bu cümleler. Rodrigues antrenman sakatlığı, Emre oyuna giriyor sakatlanıyor, Gustavo 2-0'ken kart görüyor, bu disiplinsiz oyun.

Ozan Tufan, 1-0'da 4-5 Ankaragücü oyuncusu arasında bekliyor. Kalabalığın arasında. Fenerbahçe hazırlık pası yapıyor bu sırada. Zannedersin acayip bir kafacı. Yani, oyun disiplininden koptu Fenerbahçe. Zaten sol beksiz sezon geçirmeye devam ediyor Fenerbahçe. Deniz Türüç'ten sol bek olmaz, istesen de istemesen de olmaz. Lens'ten sağ bek olmayacağı gibi. Savunmada bari bu ikiliyi bozmayalım diyerek Serdar ve Jailson'u bozmadı. Jailson'un da problemleri ortaya çıkıyor zaten. Kartın yok, ikinci gol öncesi düşür oyuncuyu. Ayıp değil ki, düşür. Bu sporun içerisinde. Çeker düşürürsün, rakibinden özür dilersin.

Max Kruse forvet arkası oynadı, sol açıkta oynadı, sağ açıkta oynadı, santfor oynadı. Dirar sol bek oynadı, sağ açık oynadı, sağ bek oynadı. Ankaragücü gibi istekli ve yeni hocası olan bir takıma karşı oynuyorsun. İlk golde Altay Bayındır gereksiz çıktı. İkinci golde şut Serdar Aziz'e çarpınca hız kazandı, sıyırdı, kaleci kurtaramadı.

Hasan Ali'nin yürüyecek hali yok ki oyuna almıyorlar. 20-30 dakika oynayacak hali mi yok. Bir sol bekle Fenerbahçe neler kazanacağının farkında değil.

Fenerbahçe'nin mental olarak iyi olmadığını görebildik. Fizik olarak düşüşe geçtiğini gördük. En önemlisi de Trabzonspor maçı çok kandırdı Fenerbahçe'yi. Yok tek kale oynadı, Japon kale oynadı. Galatasaray, 1-0'ken tek kale oynadı orada. Nagatomo attı, sol beki. Nwakaeme gibi önde topu tutabilecek oyuncusu yoktu, Sörloth bir şeyler yapmaya çalışıyordu. 'Ne top oynadık ya', ne oldu son 2 haftada? 3 haftada 1 puan aldı bu takım. Benim hesaplarım neydi. Fenerbahçe'nin Galatasaray maçına 41-44 puan çıkacağını düşünüyordum. İki maçta 5, 3 maçta 8 puan kaybı. İkisi de direkt rakiplerinden. Trabzonspor iki maç eksiğiyle 3 puan önünde. İki maçını da kazanırsa 9 değil 10 puan, çünkü ikili averajı da iyi.

Sergen Yalçın'ın havlu attığını gördük. Beşiktaş'ın Başakşehir maçı ile Fenerbahçe'nin Galatasaray maçı arasında fark görmüyorum. Fenerbahçe kazanamazsa kopar. Fenerbahçe'nin finali Galatasaray maçı. Sonraki maçları da biraz daha kolay. 3-4 hafta önceye dönelim. Kim derdi ki Galatasaray, Kadıköy'e 4 puan önde gelecek. Böyle bir görüntü ortaya çıktı. Trabzon'a yenildin. Alanya ve Ankaragücü'nü yener diye düşünüyordum Fenerbahçe.

Kart gören oyuncuları, savunma yaparken takım oyuncuları, hücumda Ozan Tufan gibi olayı karambol futboluna çevirmeleri ve sürekli saha dışı faktörleri kafalarında psikolojik olarak etkisi. 'Nasıl olsa yapmayacaklar' hissi oyuncuların işine geldi. Emre Belözoğlu risklidir. 39 yaşında bir oyuncu. Emre oturmuş, oturmayacak. Emre başlar. 39 yaşında oyuncu ısınacak, başlayacak. Takım liderliğine de soyunmuş olur.

Teknik direktörün toplantısı, başkanın basın toplantısı, oyuncuların toplantısı... Bakın bugün ben Mete Kalkavan'ı beğendim. Fenerbahçe için şanssız, hakem için kötü karar oldu. Penaltı pozisyonu. Fenerbahçe'nin de penaltıyla falan alakası yok. 2-1 veya 3-1 bitirdi. VAR hakemi Volkan Bayarslan hata yaptı. Hakemin gördüğü açıdan Vedat'ın pozisyonunun penaltıyla alakası yok. Top hemen döndü, Gustavo topa vurdu taç oldu. Cırt diye bir düdük duydum. En son oyun başlarken gelen görüntü penaltı. 3 saniye beklese, VAR'a çağıracaktı. Savunma oyuncusu, ayağıyla Vedat Muriqi'yi götürdü. Bunun altına sığınamaz Fenerbahçe, mağlubiyeti hak etti.

Dış etkenlere falan kafasını kapatmalı Fenerbahçe. Galatasaray maçları elbette önemlidir ama ligde daha çok ciddi bir süre var. Çok da rakibi var, farklı şekilde. Ben Fenerbahçe'nin fikstürüne güveniyorum, yarışa tutunması için. Trabzonspor, Alanyaspor ve Galatasaray, sürekli iyiye gidiyorlar. Fenerbahçe, kolay fikstürüne 3-5 puan farkla girerse tamam ama durum kötüye gidiyor. Gidişat öyle değil. Galatasaray, maçını kazansan dahi şampiyonluk yarışından uzaklaştın. Kazanırsan ancak, berabere bile demoralize olursun ve Beşiktaş'ın pozisyonuna düşersin. Bugün Beşiktaş için Sergen Yalçın bunları söylüyorsa, fikstürden ötürü sergiliyor. Arada topu topu 2 puan fark var ve Fenerbahçe ile evinde oynayacak.

Fenerbahçe'nin iddialı olabilmesi için 1 maçı var. Kazanırsa iddialı olur, kazanamazsa gelecek yılın hesabını yapmaya başlar. Oyunların, maçların formatları değişecek. Trabzonspor ve Sivasspor maçları bile değişti. Trabzonspor yenerse, bundan sonra baya bir avantaj sağlamış olur.

Mevlüt Erdinç'i kupa performansı nedeniyle son bölümde oyuna aldı. 1 tane de pozisyon buldu. Sol kenar gibi görünse de ikinci santrfor gibi kullandı.

Teknik direktörler şöyle olmalı. Ya 4-4-2 oynuyor, ya 4-2-3-1. Sistemler arasında çok fazla farklılık yok. Max Kruse ve Alex de Souza gibi oyuncular seni 4-2-3-1'e zorlar. Bu oyunculardan kanat oyuncusu olmaz. İkinci yarıda kayboldu, nerede duracağını şaşırdı. Dünyanın her yerinde teknik adamlar yapıyorlar. Siz Fenerbahçe'yi 3'lü oynarken gördünüz mü? Ben görmedim. Hatırlamıyorum. 1 yıldır Ersun Yanal takımın başında. Geride üçlü, orta sahada dörtlü, beşli oynayabilecek oyuncular var. Dirar, ne sağ açık ne sağ bek. Tam 3-5-2'nin sağı oyuncusu. Deniz Türüç sol bek olmaz ama 3-5-2'nin solunda idare edersin. Arkada da zaten en azından üçlü oynarsın. Bunun için çok antrenman ve çok tekrar lazım. Üçlü oynayalım haydi diye değil. Çok maç oynayan büyük takımların üçlüye hazır olması lazım. Max Kruse'yi daha rahat kullanırsınız. Sol bek de olmadığı için buna mecbursunuz. Dirar'ı, Deniz Türüç'ü idare edersiniz ama böyle idare de edemiyorsunuz.

Gelecek hafta Gustavo'nun yerine Tolga veya Tolgay oynar. Ozan yanında. Şimdiden Galatasaray maçını yaşamak doğru değil. Sadece Galatasaray maçına endeksli değil hayat. Galatasaray rekabetine baktığın zaman, son dönemde yenilmiyorsun, kazanıyorsun genelde ama son 5 senede rakibin daha fazla şampiyonluğu var. Sen hiç olmamışsın. Tabii k enteresan maç olacak. Avantaj ve dezavantajları var. Fenerbahçe'nin çabuk diyebileceğimiz iki oyuncusu var. Garry Rodrigues ve sonradan oyuna giren Ferdi Kadıoğlu. O da çaylak. Muhtemelen Ozan ile Jailson'u orta sahaya çekebilir.

Vedat Muriqi'nin düşüşünde iki faktör olabilir. Çok ciddi sakatlık geçirdi. Fenerbahçe, ikinci yarıda 7 golü var toplam. Bilanço şu, sonradan giren rakibin forveti sarı kart. Sen de reaksiyon gösterememişsin. İki sarı kartla bitirmişsin maçı. Hoş Serdar Aziz'e el hareketinde sarı kart göstermesi lazım. Tokatı görmedi galiba. Fakat, Mete Kalkavan'a Muriqi'nin pozisyonunda VAR'ın yardımcı olması lazımdı, şanssızdı o pozisyonda. VAR, 'Hocam bir bekle' demeliydi. Topun taça gidişiyle oyuna girişi, bugüne kadarki tartışmalı pozisyonların en çabuğu. Çünkü, oyun oynanırken tekrarda gelen görüntüde penaltı gözüküyordu.

İdeal 11'de sezon başı sorsanız Gustavo ve Emre dersiniz. Şimdi ikisi de yok. Tolga, Tolgay, Jailson, Ozan var. Fakat, Beşiktaş'ın sol beki kim, Caner. Galatasaray'ın sol beki, Saracchi. Trabzonspor'un Novak. Fenerbahçe'nin? Bunu bugün söylemiyoruz. Yazın da söylüyorduk. Futbol 50 kişi oynanmıyor. 4'lü savunma oynuyorsun. Bu senin hücumunu da, savunmanı da etkiliyor.

Isla çabuk, devamlılığı vardır. Gitme daha iyi. Gittiğin her atakta kötü orta yapıyorsun. Verimli de gitmiyorsun. Maçın ilk yarısında Ozan'ın 4 tane denemesi, Gustavo'nun 1 denemesi hücumu kapattı, bitirdi. Emre ikinci yarı girdi ve sürekli yüzyılın pasını denedi. Ankaragücü'nün işine geliyor.

Fenerbahçe'nin iptal edilen golünde muazzam bir yardımcı hakem uygulaması gördüm. Muazzam oynattı. O yüzden Mete Kalkavan'ın kutluyorum. VAR hakemi Volkan Bayarslan da biraz yutkunmalıydı. Bu asla mazeret değil Fenerbahçe için. Ancak, tartışmalı pozisyonlar için de bu kadar çabuk karar verilmemeli.