Fenerbahçe nasıl bu hale geldi?

21 yıllık tarihi serinin sona ermesine adım adım gidildi ve tüm her şey Samandıra’da birikti. Sezon başından bu yana başta transfer olmak üzere kadro yapısındaki plansızlık işleri arapsaçına çevirdi. Teknik Direktör Ersun Yanal’ın da bazı kararlardan ısrarla vazgeçmemesi ve artık bunu net bir şekilde göstermesi sabırları taşırdı. İşte madde madde mutsuzluğa giden yol:

Stoper konusu Ersun Yanal’ın en büyük sıkıntısı oldu. Yaz döneminde listesinde Juan Jesus ve Kolarov bir numara iken; arka sıralardaki Zanka’ya gidilmesi hatta formsuz Rami’nin Comolli tarafından alınması stresli süreci başlattı. Yanal adeta cevap verir gibi Jailson’dan stoper oluşturmak istedi. AUDI Cup’ta da Jailson’u stopere çekerek tavrını belli eden tecrübeli teknik adam, o turnuvada takımın yediği 11 golün yönetim tarafından anlaşılamamasına şaşırdı. Devre arasında transfer yapmak zaten zor iken tek hamlenin Bundesliga’da 1 maça çıkan ve E.Frankfurt’ta 6. alternatif olan Falette olması bardağı taşırdı.

Falette’yi beğenmeyen hatta kafasındaki oyun şablonunda yeterli olmadığını düşünen Ersun Yanal, Jailson’la devam etti. Sadık’ın da şanssız sakatlığı planları iyice bozdu. Falette’yi bizzat başkan Ali Koç getirdi. Lig maçlarında bir dakika bir süre almayan Gineli stoper yerine orta saha Jailson tercih edildi. Son 4 maçta 1 puan toplanır, Fenerbahçe 11 puan yitirdi. Jailson ısrarı takımı adeta şampiyonluktan etti. Stoper bölgesini bilmeyen Jailson’un bireysel hataları ve pasif kalan futboluyla toplamda 19 puan kaybedildi.

Duran toplar bir başka sıkıntılı konu oldu. Fenerbahçe lig başladığından beri kornerlerde 23 haftada sadece 3 kez sevinebildi. Antrenmanlarda duran topların eksikliği, kornerlerde sabit bir planın olmaması takımın önemli bir hücum opsiyonunu saf dışı bıraktı.

Sezon başında büyük umutlarla ve hevesle Fenerbahçe’ye katılan Emre Belözoğlu’nun özellikle son 2-3 aylık süreçte geri çekilmesi gözlerden kaçmıyor. Fiziksel olarak da bazı düşüşleri olan Emre, ilk geldiği dönemdeki sahiplenme havasından uzak kalınca takımda lider eksikliği başladı. Volkan Demirel’in de futbolculuğundaki aktif görüntüsü antrenörlük sürecinde olmayınca, Hasan Ali Kaldırım’ın sakatlık süresi uzayınca saha içi ve saha dışı liderliğindeki olumsuz bir hava oluştu.

Sol beke transfer yapılamaması ayrı bir sorun teşkil etti. Önce Kolarov ardından Rodriguez’le zaman kaybedilip hamle yapılamaması takım içi planları bozdu. Hasan Ali’nin sakatlık süreleri ve Dirar’ın hep orada denenip farklı alternatiflere gidilmemesi eleştirileri getirdi. Dirar’ın sol beke kayması, hem sağ kanadı hem de sol kanadı etkisiz hale getirdi.

Ersun Yanal’ın kafasında sorun olarak duran bir diğer problem de yedek kulübesindeki yetersizlik oldu. Yanal, sezon başından beri rotasyon olarak sadece 15-16 oyuncu arasında tercihler yaptı. Mevlüt Erdinç’i hiçbir zaman yeterli görmeyen, sol bekte Hasan Ali’nin sakatlığına kafayı takan, sol beke yedek olmamasının sorununu yaşayan, stoperlerdeki memnuniyetsizlik sonrası Rami, Zanka ve Falette’ye soğuk bakan Yanal; geçen yılın bir numarası Harun Tekin’e de ligde bir dakika bile süre vermedi. Sezon başında yine herkesin merakla beklediği genç sağ bek Murat Sağlam hiç süre alamazken, bir türlü göze giremedi.

Sarı-lacivertlilerde takım içindeki bir diğer sorun kanatlarda yaşanıyor. Ersun Yanal’ın futbol şablonunda kanatlar büyük önem taşıyor. Ancak sezon başından beri istenen istikrar ve uyum sağlanamadı. Garry Rodrigues’in istikrarsız durumu, gol yollarındaki başarısızlığı ve iki ciddi sakatlık yaşaması Ersun Yanal’ı etkiledi. Ayrıca sezona Moses’la başlayan Yanal, devre arasında Nijeryalı yıldıza veda etti, yerine kimse gelmedi. Ama Moses da sezonun ilk yarısını genelde sakatlıklarla geçirdi. Deniz Türüç’ü de ilk 11’e düzenli bir şekilde monte edemeyen teknik heyet, Dirar’ı da sol bek krizi yüzünden kendi yerinde kullanamadı. Dirar, Hasan Ali Kaldırım’ın yerinde oynamak zorunda kaldı. Tolga Ciğerci’den de ısrarla sol açık yaratmak isteyen Ersun Yanal, farklı bir plan üretemedi.